Türk dünyasında deprem etkisi yaratan bir gelişme yaşandı. Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Türkmenistan, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) kararlarını destekleyerek Türkiye'yi Kıbrıs'ta "işgalci güç" olarak tanıdı. Bu beklenmedik adım, bölgedeki dengeleri sarsarken, Türkiye ile bu ülkeler arasındaki ilişkilerin geleceği hakkında soru işaretleri yarattı.
Skandal Kararın Perde Arkası
Özbekistan, Kazakistan ve Türkmenistan'ın daha önce Rum yönetimini tanıyarak büyükelçi atamaları, zaten gergin olan havayı daha da ısıtmıştı. Bu ülkelerin arasına Kırgızistan'ın da katılmasıyla, Türkiye karşıtı bir blok oluştuğu yorumları yapılıyor. Bu kararın zamanlaması da dikkat çekici. Avrupa Birliği'nin Orta Asya için açıkladığı 12 milyar euroluk yatırım paketi sonrasında gelmesi, akıllara "AB baskısı mı var?" sorusunu getiriyor.
Bu karar, sadece Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde (KKTC) değil, tüm Türk dünyasında büyük bir şaşkınlık ve hayal kırıklığı yarattı. "Dost kazığı" olarak nitelendirilen bu hamle, "12 milyar dolar için KKTC satıldı" eleştirilerine yol açtı.
- Özbekistan, Kazakistan ve Türkmenistan'ın Rum yönetimine büyükelçi ataması
- Kırgızistan'ın da bu ülkelere katılması
- AB'nin 12 milyar euroluk yatırım paketinin ardından gelmesi
- Türkiye'nin Kıbrıs'ta "işgalci güç" olarak tanınması
BMGK'nın Tartışmalı Kararları
Peki, bu karara dayanak gösterilen BMGK'nın 541 ve 550 sayılı kararları ne anlama geliyor? 541 sayılı karar, 15 Kasım 1983'te KKTC'nin ilan edilmesinin ardından Rum yönetiminin şikayeti üzerine toplanan BM Güvenlik Konseyi tarafından alınmıştı. Bu kararda KKTC ilanı kınanıyor, hukuken geçersiz sayılıyor ve diğer devletlere KKTC'yi tanımama çağrısı yapılıyor.
550 sayılı kararda ise, Türkiye-KKTC arasında karşılıklı Büyükelçi atanması "ayrılıkçı ve yasadışı bir eylem" olarak niteleniyor ve tüm ülkelere KKTC'yi tanımama çağrısı yapılıyor. Ayrıca, Maraş'ın yerleşime açılmaması ve Rum yönetimine iadesi isteniyor.
Türkiye Ne Yapacak?
Bu skandal kararın ardından Türkiye'nin nasıl bir tepki vereceği merak konusu. Türk Devletleri Teşkilatı üyesi bu ülkelerle ilişkilerin geleceği belirsizliğini koruyor. Türkiye'nin, bu kararın etkilerini azaltmak ve KKTC'nin uluslararası alanda tanınması için daha yoğun bir diplomasi yürüteceği tahmin ediliyor. Ayrıca, ekonomik ve siyasi işbirliği alanlarında yeni stratejiler geliştirilmesi de gündemde olabilir.
Türkiye'nin bu zorlu süreçte, KKTC'ye olan desteğini daha da artırarak, bölgedeki haklarını koruma kararlılığını sürdüreceği bekleniyor. Bu kararın Türk dünyasındaki birlik ve dayanışma ruhunu zedelememesi için, sağduyulu ve yapıcı bir yaklaşım sergilenmesi büyük önem taşıyor.
