Haşema Yasağı Ayrımcılık Mı? TİHEK'ten Şok Karar!
Gündem

Haşema Yasağı Ayrımcılık Mı? TİHEK'ten Şok Karar!


09 May 20255 dk okuma11 görüntülenmeSon güncelleme: 11 June 2025

Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK),Düzce'de yaşanan ve büyük tartışmalara yol açan bir olaya ilişkin önemli bir karar verdi. Bir tatil sitesi yönetimi, tesettür mayosu (haşema) ile havuza girmek isteyen bir kadını engellediği için din ve inanç temelinde ayrımcılık yasağını ihlal ettiği gerekçesiyle 150 bin lira idari para cezasına çarptırıldı. Bu karar, Türkiye'de inanç özgürlüğü ve ayrımcılık konularındaki hassasiyeti bir kez daha gözler önüne serdi.

Olayın Detayları

Akçakoca ilçesindeki bir sitede yaşayan Meral Algün, geçtiğimiz yıl Temmuz ayında siteye ait ortak havuza tesettürlü mayosuyla girdi. Ancak, önce havuz görevlisi, ardından da site yöneticisi tarafından uyarılarak havuza girmesinin yasak olduğu belirtildi. Bu durum, Meral Algün tarafından ayrımcılık olarak değerlendirildi ve konu TİHEK'e taşındı.

TİHEK'in yaptığı incelemeler sonucunda, site yönetiminin bu uygulaması din ve inanç özgürlüğünü ihlal ettiği ve ayrımcılık yasağını çiğnediği tespit edildi. Kurum, bu nedenle site yönetimine yüksek miktarda bir idari para cezası uygulanmasına karar verdi.

TİHEK'in Kararı Ne Anlama Geliyor?

TİHEK'in bu kararı, Türkiye'de inanç özgürlüğünün korunması ve ayrımcılıkla mücadele konusunda önemli bir mesaj niteliği taşıyor. Özellikle kamuya açık alanlarda veya toplu yaşam alanlarında, kişilerin dini inançları veya giyim tarzları nedeniyle ayrımcılığa maruz kalmaması gerektiği vurgulanıyor. Bu karar, benzer durumların yaşanmasının önüne geçilmesi ve toplumsal hoşgörünün artırılması açısından da büyük önem taşıyor.

Bu tür olaylar, sadece Türkiye'de değil, dünyanın birçok yerinde zaman zaman gündeme gelmektedir. Farklı inançlara ve yaşam tarzlarına sahip insanların bir arada huzur içinde yaşayabilmesi için, ayrımcılıkla mücadele ve hoşgörünün teşvik edilmesi büyük önem arz etmektedir.

TİHEK'in bu kararı, benzer olayların yaşanmasının önüne geçilmesi ve toplumsal hoşgörünün artırılması açısından önemli bir adım olarak değerlendirilebilir. Ancak, bu tür kararların uygulanması ve toplumsal farkındalığın artırılması için daha fazla çaba gösterilmesi gerekmektedir. Unutulmamalıdır ki, herkesin eşit haklara sahip olduğu bir toplum, daha adil ve yaşanabilir bir geleceğin temelini oluşturur.