
İBB Operasyonu: Kanal İstanbul'a Dokunan Yanar mı?
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne (İBB) yönelik ikinci dalga operasyon, siyaset sahnesinde yankı uyandırmaya devam ediyor. Sadece belediye yönetimiyle sınırlı kalmayan bu gelişmeler, muhalefetin stratejik yönelimlerini, bürokrasi-siyaset ilişkisini ve iktidarın gelecek planlarını da masaya yatırıyor. Siyasal iletişim danışmanı ve analist Suat Özçelebi, son operasyonların siyasi anlamını ve CHP'nin olası reflekslerini 5 soruda değerlendirdi. Özçelebi, Erdoğan'ın amacının yeni bir siyasi iklim değil, kendi adaylığını ve seçimini garanti altına alacak her türlü ortamı yaratmak olduğunu vurguluyor.
İBB Operasyonu ve Kanal İstanbul İlişkisi
Özçelebi, İBB'ye yönelik operasyonların, Ekrem İmamoğlu'na yönelik negatif algı oluşturma çabasının bir parçası olduğunu belirtiyor. Özellikle kritik görevlerdeki isimlerin hedef alınması, belediyenin hizmetlerini aksatma amacı taşıyor. Kanal İstanbul projesiyle ilgili İSKİ'nin aldığı su havzasını koruma kararının ardından gelen gözaltılar, zamanlama açısından dikkat çekici. Özçelebi, bu durumu "Kanal İstanbul'a dokunan yanar gibi bir mesaj" olarak yorumluyor. Ancak, tüm baskılara rağmen seçmenin ana muhalefeti destekleme kararlılığının değişmediğini de ekliyor.
CHP'nin Stratejisi Ne Olacak?
Özçelebi, CHP'nin sertleşen iktidar hamlelerine karşı tutumunu değiştirmeyeceğini öngörüyor. Geri adım atmak yerine, Anadolu'ya yayılarak muhalefeti yoğunlaştıracaklarını belirtiyor. CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in, toplumsal muhalefete öncü olma rolünü sürdüreceğini ve kitleleri sürece dahil etmeye çalıştığını ifade ediyor. Saraçhane'deki mitingin Anadolu'ya taşınması ve farklı kesimlerle temas kurulması, bu stratejinin bir parçası olarak değerlendiriliyor.
AKP'nin Hedefleri ve Olası Senaryolar
Özçelebi'ye göre, AKP iktidarının temel hedefi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yeniden aday olması ve seçilmesi. Bu doğrultuda, rakiplere yönelik hamleler, İmamoğlu'na karşı yargısal girişimler ve hatta Anayasa değişikliği gibi adımlar atılabilir. Erken seçim olasılığı, DEM Parti'nin tutumuna bağlı olarak değişebilir. Anayasa değişikliği süreciyle birlikte farklı bir zamanlama da söz konusu olabilir.
Türkiye'de muhalefetin ittifak arayışları ve yerel yönetimler üzerindeki baskı politikaları, siyasetin seyrini belirleyen önemli faktörler olmaya devam ediyor. İktidarın muhalefeti yıldırma çabaları, belediyeler üzerindeki baskıları artırarak ve algı operasyonları yaparak seçmen üzerinde etkili olmaya çalışıyor. Bu durum, CHP ve DEM Parti'yi daha fazla etkileyebilirken, diğer partilere de baskı uygulanabilir. Ancak, seçmenin yargının siyasallaştığı yönündeki algısı ve demokratik değerlere verdiği önem, iktidarın bu stratejiden güç devşirmesini zorlaştırabilir. Siyasi yasak gibi uygulamalar, seçmen nezdinde tepkiyle karşılanabilir ve sandıkta güçlü bir karşılık bulabilir.