Rusya ve İran arasındaki stratejik ortaklık anlaşması, dünya siyasetinde yeni bir dönemin başlangıcı olarak yorumlanıyor. Vladimir Putin'in onayıyla yürürlüğe giren bu anlaşma, Kuzey Kore ve Çin ile kurulan benzer işbirliklerinin ardından, Rusya'nın uluslararası arenadaki etkisini daha da artıracak gibi görünüyor. Peki, bu ortaklık Batı'ya karşı bir cephe mi oluşturuyor? Uzmanlar ne diyor?

NATO'nun Genişlemesi ve Rusya'nın Tepkisi

Moskova Devlet Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü eski Başkanı Prof. Dr. Andrey Zdrojewski, Rusya'nın NATO'yu hiçbir zaman tehdit olarak görmediğini, ancak ittifakın sürekli genişlemesinin Moskova'yı rahatsız ettiğini belirtiyor.

Zdrojewski'nin açıklamalarına göre: "Dünya ulusları artık NATO baskısı değil, ulusal egemenlik ve eşitlik prensibi istiyor." Bu ifade, Rusya'nın dış politikasının temelini oluşturan çok kutuplu dünya düzeni arayışını destekler nitelikte.

"Dünya Eşitlik İstiyor" İddiası

Zdrojewski, dünya uluslarının NATO baskısından bıktığını ve ulusal egemenlik ile eşitlik istediğini savunuyor. Bu iddia, Batı'nın hegemonyasına karşı yükselen bir ses olarak değerlendirilebilir. Peki, bu ses ne kadar yankı buluyor?

• Batı'nın Etkisi: Batı'nın ekonomik ve siyasi gücü hala tartışılmaz bir gerçek.
• Doğu'nun Yükselişi: Ancak, Çin, Rusya ve Hindistan gibi ülkelerin yükselişi, dengelerin değiştiğinin bir işareti.
• Ortaklıklar: Rusya'nın İran, Kuzey Kore ve Çin ile kurduğu stratejik ortaklıklar, bu değişimin somut örnekleri.

Yeni Bir Dünya Düzeni mi?

Rusya ve İran arasındaki bu ortaklık, uluslararası ilişkilerde yeni bir dönemin başlangıcı olabilir. Ancak, bu durumun Batı ile Doğu arasında bir çatışmaya mı yoksa daha dengeli bir işbirliğine mi yol açacağı henüz belirsiz.

Uluslararası arenada güç dengelerinin yeniden şekillendiği bir dönemdeyiz. Rusya'nın attığı bu adımlar, gelecekteki dünya düzenini derinden etkileyecek gibi görünüyor.