
İslamsız Müslümanlık: Tehlike mi, Yoksa Kaçış mı? Şok Analiz!
Ali Dutal'ın "İslamsız Müslümanlık" başlıklı yazısı, günümüzde sıkça karşılaşılan bir durumu sorguluyor: İslam'ın temel öğretilerini ve ahlaki ilkelerini yaşamadan sadece Müslüman kimliğiyle var olmak. Yazar, bu durumun acı gerçeklerle yüzleşme zamanının geldiğini ve hatta geçtiğini belirtiyor. Peki, bu "İslamsız Müslümanlık" ne anlama geliyor ve neden bu kadar yaygın?
İslamsız Müslümanlık Nedir?
"İslamsız Müslümanlık", kişinin İslam'ın temel öğretilerini, ahlaki ilkelerini, ibadetlerini ve inanç sistemini uygulamadan, sadece Müslüman kimliğiyle var olması durumudur. Bu, inanırken Müslüman, yaşarken gayrimüslim gibi davranmak anlamına gelir. Yazar, bu durumun en acı tarafının, İslam'ı emir ve yasakları doğrultusunda yaşamaya çalışanların, bu tür kişiler tarafından İslam'dan uzaklaşmakla suçlanması olduğunu vurguluyor.
Ülkemizde Müslümanlığın sembollere, kimlik siyasetine ve kültürel alışkanlıklara indirgendiği görülmektedir. İnsanlar, Allah'ın istediği gibi Müslüman olmak yerine, başkalarının Müslüman gördüğü gibi olmaya çalışıyorlar. Dindar görünüyor, konuşurken sanki evliya gibi davranıyorlar ama adalete, kul hakkına önem vermiyorlar, merhamet ve insaftan uzaklaşıyorlar. Bu tür davranışlar, "İslamsız Müslümanlık" eleştirisini haklı çıkarıyor.
Allah'ın İstediği Müslümanlık Nasıl Olmalı?
İslam, iman, salih amel ve ihlas bütünlüğü içinde Müslümanı tarif eder. İman, Müslüman olmanın temel şartıdır. Ancak iman-ibadet ve ihlas bir araya geldiğinde, Kur'an-ı Kerim'in tarif ettiği Müslüman ortaya çıkar. İman, kalben kabul ve Allah'a teslimiyettir. Salih amel, imanın namaz, adalet, ahlak, infak gibi hayatta somut hale gelmesidir. İhlas ise, yapılan her şeyin Allah için ve gösterişten uzak olmasıdır. Bu üç unsur olmadan hakiki Müslümanlık gerçekleşmez ve "İslamsız Müslümanlık" tehlikesi başlar.
- Bazı insanlar, "Benim kalbim temiz, içimden inanıyorum yeter" der ama ne namaz kılar ne sorumluluk hisseder ne de İslam'ın sosyal ilkelerini yaşatır. Bu durumda iman vardır ama salih amel yoktur.
- Amel olup ihlasın olmaması, Müslümanlığı gösteriş sınırlarına hapsetmek olur ki, bu durumda amel boşa gider ve kişiyi riyaya götürür.
- Bazı insanlar var ki, ibadetlerini yerine getirir ama insanlara kaba davranır, kul hakkını gözetmez, yalan söyler, adaletsiz davranır. Eğer bir insan namaz kılıyor ama kötülük yapmaktan geri durmuyorsa, bu durumda görünüşte amel var ama içeriği boştur.
Gerçek Müslümanlık, kalpte başlar, davranışta görünür, samimiyetle tamamlanır.
Çözüm Ne Olmalı?
İman, salih amel ve ihlas bütünlüğü bozulduğunda, geriye İslamsız bir Müslümanlık kalır. Bu kişi Müslüman görünebilir ama İslam'ın ruhunu taşımaz. Dini sadece etiket olarak yaşar, hakikat olarak değil. Bu yüzden çözüm, daha fazla şekilcilik değil, daha fazla sahicilik, daha fazla tevazu, daha fazla bilinçtir. En önemlisi de "Ehl-i sünnet ve'l cemaat" dairesinden çıkmamaktır. Ehl-i sünnet, Hz. Peygamber (s.a.s.)'in sünnetine ve ashâbının (r.a) yoluna bağlı olan ve onların izlediği dini yol ve metodu benimseyenlerdir.
Sonuç olarak, "İslamsız Müslümanlık" tehlikesinden kurtulmak için, İslam'ın temel öğretilerini özümsemek, ahlaki ilkelerini hayata geçirmek, ibadetleri ihlasla yerine getirmek ve Allah'ın rızasını gözetmek gerekmektedir. Aksi takdirde, sadece Müslüman kimliği taşımak, gerçek bir Müslüman olmanın yerini tutmayacaktır.