Sinema İle Ruhunu İyileştir! Beyaz Perde ve Zihin İlişkisi
Gündem

Sinema İle Ruhunu İyileştir! Beyaz Perde ve Zihin İlişkisi


15 November 20255 dk okuma4 görüntülenmeSon güncelleme: 15 November 2025

Sanatın iyileştirici gücü yüzyıllardır bilinir. İnsanlar sanat aracılığıyla kendilerini keşfeder, duygusal yaralarını sarar ve hatta hastalıklarının semptomlarını hafifletebilirler. Sinema da bu iyileştirici güçten payını alır. Bir komedi filmi izlemek moralimizi düzeltirken, bir drama filmi bizi derinden etkileyebilir. Peki, sinemanın psikolojik rahatsızlıkların tedavisinde kullanılabileceğini biliyor muydunuz? Vakıfbank Kültür Yayınları'ndan çıkan "Beyaz Perdeye Yansıyan Zihin - Ruh Sağlığı ve Sinema" kitabı, bu iddialı konuyu Türk ve dünya sinemasından örneklerle inceliyor.

Sinema ve Psikiyatri: İyileştirici Bir Ortaklık

Kitabın editörü Mustafa Bilici, uzun yıllardır ruh sağlığı ve sinema arasındaki ilişki üzerine çalışıyor. Bilici, filmleri psikiyatri alanında kullanma alışkanlığını hocası Dr. Figen Atalay ile başlamış ve Erenköy Ruh ve Sinir Hastanesinde geliştirmiştir. Psikolojik hastalıkların ele alındığı filmler izlenirken, hastalıkların farklı görünümleri filmler üzerinden tartışılıyor. Hekimlerin eğitimini tamamladıktan sonra, seçilen hastalarla belirlenen filmlerin izlendiği ve üzerine konuşulduğu seanslar düzenleniyor. Böylece sinema dünyasında sunulan hikayelerin, o hikayeleri yaşayan insanlar üzerindeki etkisi daha iyi anlaşılıyor.

Hastalar, izledikleri karakterlerle özdeşim kurarak kendilerine dair bir farkındalık geliştiriyorlar. "Benim gibi başkaları varmış" veya "Yalnız değilim" düşüncesi, hastaların kendilerini daha iyi hissetmelerine yardımcı oluyor. Elbette, bu durum hastadan hastaya farklılık gösterebiliyor. Kitap, Bilici'nin bu alandaki deneyimlerinden yola çıkarak sinema ve psikiyatri arasındaki ilişkinin derinlemesine incelenmesini amaçlıyor.

Kitapta Hangi Konular Ele Alınıyor?

"Beyaz Perdeye Yansıyan Zihin - Ruh Sağlığı ve Sinema" kitabı, farklı alanlardan uzmanların yazdığı çeşitli makalelerden oluşuyor. Kitapta yer alan bazı başlıklar şunlardır:

  • Filmlerle Bilinç İnşası
  • Yavuz Turgul Senaryosunda Aşkın Yedi Oylumu ve Erkeğin Hali
  • Psikiyatri ve Sinema İlişkisinde Fenomenolojik Yaklaşım ve Klinik Yansımaları
  • Çocuğun Dünya Deneyimine Bakış: Bir İmkân ve Kısıtlılık Olarak Sinema
  • Bir Uygulamalı Psikanaliz Sahası Olarak Sinema ve Psikanaliz, Sinema Filmlerinde İnisiyatik İkilikler: Varoluşsal Bir İhtiyaç Olarak Ölüme Tanıklık
  • Perdedeki Gerçeklik: Sinemada Ruhsal Bozuklukların Stigmatizasyonu
  • Ruhsal Çöküşün Perdedeki İzi: Bergman’ın Kış Işığı
  • Sinema ve Dissosiyatif Bozukluklar
  • Belleğin Kayıp Haritası: Bellek, Aidiyet ve Kayıp Üzerine Düşünceler
  • Sinemada “Spektrum”: Otizm
  • Sinemada Toplum ve Ötekileri: Antisosyal Kişiliğin Gelişim Süreçleri, Sinema ve Psikiyatrinin Kesişiminde Tekinsiz Kadınlar
  • Sinemada Sapkınlıklardan Narsisizme Ruhsal İşleyişler

Sinema İle Gelen Farkındalık

"Filmlerle Bilinç İnşası" bölümünde Mustafa Bilici, Christopher Nolan'ın Başlangıç filmindeki rüyalar üzerinden kurduğu gerçeklik inşasını ele alıyor. Bilici, sinemanın gerçeklikle oynama ve onu inşa etme gücüne sahip olduğunu vurguluyor. Gerçeklikle sorunları olan hastalar için bu tür filmler, kendilerini yalnız hissetmemelerini sağlayabilir. Narsisizm, otizm, dissosiyatif bozukluklar ve antisosyal kişilik gibi birçok mesele, kitapta hem Türk hem de dünya sinemasından örneklerle inceleniyor. Yavuz Turgul'un filmlerindeki erkeklik rolleri, Wim Wenders'in Mükemmel Günler filmindeki başrolün antisosyal kişiliği ve Ingmar Bergman'ın Kış Işığı'ndaki inanç sorgulaması gibi konular masaya yatırılıyor.

Sinema, bilinenle tanık olunan arasında bir geçiş alanı sunar. Hem bireysel hem de toplumsal unutmanın mekanıdır. Unutulanları bastırır, bastırılanları imgelerle geri çağırır. Film perdeleri, bilinç ile bilinçdışının karşılaşma yüzeyine dönüşür. Bir şeyin silinip silinmediği değil, nasıl iz bıraktığı önem kazanır.

Sonuç olarak, "Beyaz Perdeye Yansıyan Zihin - Ruh Sağlığı ve Sinema" kitabı, sinema ve psikiyatriye ilgi duyan okuyucular için kaçırılmaması gereken bir eser. Kitaptaki her bir yazar, seçtiği konuyla ilgili örneklendirmelerini merak uyandırıcı ve dikkat çekici bir şekilde yapmayı başarıyor. Bu da yazıların okunmasını kolaylaştırarak konuya dair bir merak uyandırıyor ve yeni soruların kapısını aralıyor. Sinemanın sağaltıcı gücünü keşfetmek için bu kitabı mutlaka okuyun.