28 Nisan 2025 Pazartesi

Venezuela'da Şiddet Neden Artıyor? Yoksulluk Azalırken Çeteler Nasıl Güçlendi?

Venezuela'da yoksulluk azalırken şiddetin neden arttığı sorusu, "Şiddetin Paradoksu" adlı kapsamlı bir çalışmayla mercek altına alındı. Venezuelalı araştırmacı akademisyenlerin kaleme aldığı bu kitap, ülkenin neden "yeni nesil şiddet ülkeleri" arasında gösterildiğini detaylı bir şekilde analiz ediyor. Devlet politikalarından cezaevlerine, suç örgütlerinden sosyal fay hatlarına kadar birçok faktörün etkileşimi, Venezuela'daki şiddet sarmalının ardındaki karmaşık nedenleri gözler önüne seriyor.

Cinayet Oranları ve Organize Suçlar

Kitapta yer alan verilere göre, 2012 yılında Venezuela'da her 100 bin kişiden 50'den fazlası cinayet kurbanı oldu. Bu endişe verici oran, ülkedeki şiddetin boyutunu açıkça gösteriyor. Olayların büyük çoğunluğunun organize suç gruplarıyla bağlantılı olduğu belirtiliyor. Venezuela çetelerinin bölgedeki benzer yapılardan farklı olarak daha düzensiz, parçalı ve gevşek bir yapıya sahip olduğu vurgulanıyor. Bu durum, çetelerin ideolojik veya tarihsel temellerden ziyade pragmatik ve yerel dinamiklere dayalı bir şiddet biçimi sergilemesine neden oluyor.

Venezuela'daki çete yapılanmaları, bölgedeki benzer yapılarla karşılaştırıldığında farklı bir profil çiziyor. Ekvador’daki “Naciones”, Brezilya’daki “Comandos” ya da El Salvador’daki “Maras” gibi ideolojik veya tarihsel temelleri olan yapılardan farklı olarak, Venezuela çeteleri düzensiz, parçalı ve gevşek bir yapıya sahip. Bu yönüyle daha çok pragmatik ve yerel dinamiklere dayalı bir şiddet biçimiyle faaliyet gösteriyorlar.

Devlet Politikaları ve Toplumsal Ayrımcılık

Çalışma, Venezuela devletinin özellikle çetelerle mücadelede uyguladığı güvenlik politikalarını eleştiriyor. Hükümetin, özellikle koyu tenli, yoksul gençleri potansiyel suçlu olarak gören ayrımcı bir yaklaşım sergilediği vurgulanıyor. Bu dışlayıcı politikaların, Hugo Chávez döneminde başlatılan yoksullukla mücadele programlarına rağmen, toplumdaki sosyal fay hatlarını derinleştirdiği ve şiddeti körüklediği ifade ediliyor. Devletin bu yaklaşımı, toplumda zaten var olan gerilimleri artırarak şiddetin yayılmasına zemin hazırlıyor.

Cezaevleri: Şiddetin Kaynağı mı?

Kitabın en çarpıcı bölümlerinden biri, Venezuela'daki cezaevlerinin şiddetin üretildiği alanlara dönüşmesiyle ilgili. "Bionia" adıyla anılan bir cezaevinde yapılan gözlemler, mahkûmların içeride silah kullanma, tehdit, kaçakçılık gibi suç tekniklerini öğrendiklerini ortaya koyuyor. Cezaevinin iç yapısının, suç örgütlerinin eğitim ve planlama merkezi haline geldiği belirtiliyor. Polislerin yalnızca dış kapıda görev yapabildiği, içeride ise mahkûm "liderlerinin" kontrolünün geçerli olduğu bu yapılar, devlet otoritesinin yok denecek kadar zayıf olduğu alanlar olarak tanımlanıyor. Mahkûmlar arasında sık sık silahlı çatışmalar yaşandığı bilgisi paylaşılırken, rehabilitasyon amacı taşıması gereken cezaevlerinin, suçun merkez üssüne dönüştüğü vurgulanıyor.

  • Mahkumlar içeride suç teknikleri öğreniyor.
  • Cezaevleri suç örgütlerinin eğitim merkezi oluyor.
  • Devlet otoritesi cezaevlerinde zayıf kalıyor.

Araştırmada, Venezuela’nın Aragua kentindeki bir cezaevinde kurulan ve kısa sürede ülke genelinde ün kazanan “Tren de Aragua” çetesi, bu yapının en somut örneği olarak öne çıkıyor. Çetenin, kurulduğu cezaevini merkez üs haline getirmesiyle, Venezuela’daki cezaevlerinin nasıl organize suç merkezlerine dönüştüğünün altı çiziliyor. Tren de Aragua, devletin denetiminden uzak kalan bir şiddet yapısının sembolü olarak sunuluyor.

"Şiddetin Paradoksu" adlı çalışma, Venezuela'daki şiddetin kökenlerine dair derinlemesine bir analiz sunuyor. Yoksulluk azalırken şiddetin artmasının altında yatan nedenleri anlamak, ülkenin geleceği için büyük önem taşıyor. Devlet politikalarından cezaevi reformlarına, toplumsal eşitlikten suçla mücadele stratejilerine kadar birçok alanda kapsamlı çözümler üretilmesi gerekiyor. Aksi takdirde, Venezuela şiddet sarmalından kurtulmakta zorlanabilir.

İlgili Haberler