Türkiye'de tarım sektöründe yaşanan ilginç gelişmeler, yerli üreticileri zor durumda bırakırken, ithalatçı firmaların haksız kazanç elde etmesine zemin hazırlıyor. İthal tarım makineleri furyasıyla mücadele eden yerli üreticiler, şimdi de gerçeği yansıtmayan yerlilik belgeleriyle karşı karşıya. Peki, bu durumun arkasında yatan sebepler neler ve devletin bu konudaki tutumu nasıl?
Yerlilik Belgelerinde Fatura Dolandırıcılığı
İthalatçı firmaların birçoğu, devletin sunduğu tarımsal kredi sübvansiyonlarından yararlanmak için hammadde, mamul parça ve diğer girdi maliyetlerinin oranlarını fatura dolandırma yöntemiyle yükseltiyor. Bu sayede, kredi alım aşamasında bildirilen yerlilik oranları gerçeği yansıtmayarak, haksız kazanç elde etmelerine olanak tanıyor. İlgili makamlara sunulan "Yerli Katkı Oranları" ise herhangi bir inceleme ve denetime tabi tutulmadan kabul ediliyor.
Bu durumun en çarpıcı örneği, Ziraat Bankası üzerinden sağlanan sübvansiyonlu traktör ve diğer tarım makineleri kredilerinde yaşanıyor. Kullanıcılara verilen tarımsal kredi desteğinde, %50 üzerinde yerlilik oranına sahip ürünler için hesaplanan faizin %50'si çiftçiden tahsil edilirken, kalan %50'lik kısmı devlet tarafından karşılanıyor. Ancak, yerlilik oranı %0 bile olsa, hesaplanan faizin %25'i yine devletin kasasından çıkıyor.
İthalat Lobisi ve Milyar Dolarlık Kayıp
"Yerli" olarak tanımlanamayan ancak ilgili kuruma ürünün esas menşei ile ilgili gerçeği yansıtmayan belgeler sunarak yerlilik belgesi alan ithalat lobisi, sübvansiyonlardan kolayca yararlanarak yerli üretimi baltalıyor ve yılda milyarlarca dolarlık kaynağın yurt dışına çıkarılmasına neden oluyor. Türkiye, dünyanın dördüncü büyük traktör pazarı olması sebebiyle yabancı markaların iştahını kabartıyor.
Son üç yılda Türkiye'nin traktör ithalatına verdiği para 1,94 milyar doları buldu. 2022 yılında 12 bin 563 adet traktör ithal edilirken, 2023 yılında bu sayı %92,4 artışla 24 bin 172 adede yükseldi. 2024 yılında ise 22 bin 533 traktör ithal edildi.
Karşılaştırmalı verilere göre, 2019-2021 dönemini kapsayan yıllarda toplam iç pazar 138 bin adet olurken, 2022-2024 dönemini kapsayan yıllarda toplam iç pazar 208 bin adet olarak gerçekleşti. Bu karşılaştırmalı üçer yıllık dönemlerde iç pazar %51 oranında büyüdü. Ancak, aynı dönemlerde iç üretim oranı pazar büyüme oranının yarısından daha az oranda, sadece %24 büyüdü. İthalat oranı ise %167 oranında artış gösterdi.
Tarımsal Kredilerde Kontrolsüzlük ve Sonuçları
Türkiye'de uygulanan tarımsal destek kredilerinde yerlilik oranları dikkate alınmasında yaşanan kontrolsüzlük, ithal tedarikçilerin işini kolaylaştırıyor. Fatura dolandırarak %50 ve üstü oranında yerlilik oranı elde eden ithalatçı firmalar, tarımsal sübvansiyonlu kredilerde müşterisini %75 oranında kredi ile buluşturabiliyor.
Yeni maliye uygulamaları sonucunda kredilerde uygulanan sıkılaştırma politikaları ile fon bulma zorluğu sebebiyle Sübvansiyonlu Kredilendirme Sisteminde, kısıtlayıcı politikalara gidildiği durumlarda çiftçilerin tarımsal mekanizasyon talepleri azalıyor. Bu durum, yerli sanayicinin üretim daralması yaşamasına ve hem finansal anlamda, hem de istihdamı korumada zor durumda kalmasına neden oluyor.
Çözüm Ne Olmalı?
Mevcutta uygulanan Sübvansiyonlu Kredilendirme Sistemi, yerli tarımsal ürün üreten üreticilerinin yabancı menşeli firmalara karşı rekabet gücünü zayıflatıyor. Türkiye'nin ilgili pazar rakamları, mevcut kredilendirme sisteminin yerli üreticilerini korumadığını, aksine pazar kaybına neden olduğunu gösteriyor.
Bu nedenle, tarımsal kredilerde yerlilik oranlarının daha sıkı denetlenmesi, fatura dolandırıcılığının önüne geçilmesi ve yerli üreticinin desteklenmesi büyük önem taşıyor. Aksi takdirde, Türkiye'nin tarımsal üretim potansiyeli ve yerli sanayisi zarar görmeye devam edecektir.