İlahiyat fakültelerinde "Cin Çıkartma" ve "Şeytan Kovma" derslerinin gerekliliği tartışması yeniden alevlendi. Tıp fakültelerinde psikoloji kliniklerinin yanı sıra, L’Exorcisme ve Demonizm gibi konuların da ele alınması gerektiği savunuluyor. Hatta, imam hatip mezunlarına, din görevlilerine ve serbest çalışan cincilere "Cin Çıkartma ve Şeytan Kovma" sertifikaları verilmesi önerisi dahi gündeme geldi. Bu durum, laiklik ilkesi ve din eğitimi konularında önemli tartışmaları beraberinde getirdi.
Laiklik ve Din Eğitimi Arasında Kalan Tartışma
Bu öneri, bazı kesimler tarafından saçma bulunsa da, Yahudi ve Hristiyanlara tanınan bir hakkın Müslümanlara tanınmaması, laik devletin eşitlik ilkesine aykırı olarak değerlendiriliyor. Laik olduğunu iddia eden devletin, aslında bir kilise kurumu gibi hareket ettiği, varlık ve meşruiyetini İncil’den aldığı iddiaları da tartışmayı derinleştiriyor. Laiklik, din dışı bir kavram olmaktan ziyade, dinin yaşanabileceğine ilişkin bir düzenleme olarak yorumlanıyor.
İncil'de yer alan "Tanrı’nın hakkını Tanrı’ya, Sezar’ın hakkını Sezar’a verin" sözü, bu tartışmanın temelini oluşturuyor. Bu söz, kilise ve devlet arasındaki ilişkiyi, Tanrı'nın krallığı ile yeryüzündeki temsilciliğinin ayrılmaz bir bütün olduğunu ifade ediyor. Bu bağlamda, din eğitiminin içeriği ve yöntemleri de yeniden sorgulanıyor.
Kur'an-ı Kerim ve Cinler Dünyası
İslami öğretilerde Harut ve Marut kıssası, Süleyman Mabedi'nin inşası ve Belkıs'ın tahtının getirilmesi gibi konular cinlerle yakından ilişkilidir. Kur'an-ı Kerim'de Cin Suresi'nin bulunması, kıyamet alametlerinden Yecüc-Mecüc ve Hannas'ın vesvesesi gibi konuların da bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiği belirtiliyor. Bu konuların işlenişine laikler yerine, müfessirler, muhaddisler, fakihler ve peygamberler tarihi uzmanlarının karar vermesi gerektiği vurgulanıyor.
- Kur'an-ı Kerim'de Cin Suresi bulunmaktadır.
- Kıyamet alametlerinden Yecüc-Mecüc de bu konularla ilgilidir.
- Harut ve Marut kıssası da cinlerle ilgilidir.
Günümüzde Cinler, Büyü ve Teknoloji İlişkisi
Günümüzde cinci, büyücü ve sihirbazların sayısındaki artış, bu konuya olan ilgiyi ve endişeyi artırıyor. ABD dolarının dahi bir büyü sembolü olarak görülmesi, kapitalizmin kurumlarının insanlığı esir aldığı iddiaları dikkat çekiyor. NLP, transandantal meditasyon, MK Ultra beyin kontrolü, hipnoz, manyetizma, subliminal mesajlar, lucid rüyalar, astral yolculuk, pagan ayinleri, şaman ayinleri ve satanist ayinler gibi uygulamaların cin ve şeytan işi olduğu savunuluyor.
Teknolojik gelişmelerin de cin ve şeytan işi olabileceği iddiaları da gündeme geliyor. Hologramik görüntüler, artırılmış sanal gerçeklik uygulamaları, nesneler arası iletişim, akıllı telefonlar, kablosuz ağlar, 5G santralleri gibi unsurların birer sihir ve büyü aracına dönüştürülebileceği belirtiliyor. Genetiği değiştirilmiş gıdalar, mesaj yüklü mRNA gibi unsurların da kehanet, sihir ve büyüde kullanılabileceği ifade ediliyor.
İns ve cin, şeytanla bütünleşerek insanoğluna karşı birlikte saldırıyor olabilirler. Bu nedenle, "L’Exorcisme" (Cin çıkartma) ve "Demonizm" (Şeytan bilimi) konularının araştırılması, Vatikan ilahiyatı ve yasaları, Kur'an-ı Kerim, İncil ve Tevrat gibi dini kaynaklar üzerinden sorgulanması önem taşıyor.
Sonuç olarak, "Cin Çıkartma" ve "Şeytan Kovma" derslerinin ilahiyat fakültelerinde okutulması önerisi, din eğitimi, laiklik, teknoloji ve modern yaşam arasındaki karmaşık ilişkiyi gözler önüne seriyor. Bu tartışmalar, toplumun farklı kesimlerinin farklı bakış açılarını yansıtması açısından büyük önem taşıyor. Bu konunun derinlemesine incelenmesi, hem dini hem de bilimsel perspektiflerden ele alınması, sağlıklı bir tartışma ortamı için elzemdir. Unutulmamalıdır ki, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak, yanlış yönlendirmelere ve toplumsal kutuplaşmalara zemin hazırlayabilir.