Ey Yolcu: Mekke, Kudüs ve İstanbul'un Sırlarla Dolu Bağlantısı!
Karadeniz Güncel

Ey Yolcu: Mekke, Kudüs ve İstanbul'un Sırlarla Dolu Bağlantısı!


29 May 20255 dk okuma28 görüntülenmeSon güncelleme: 18 June 2025

Ey yolcu! Belki de farkında olmadan bastığın bu topraklar, insanoğlunun ilk ayak bastığı yerlerden. Gökten meleklerin indiği, Mekke'den Kudüs'e uzanan, oradan da dünyanın "sıfır noktası" İstanbul'a varan bir yolculuk bu. Peki bu şehirler arasındaki kozmik bağın sırrı ne?

Kozmik Bağlantı: Mekke, Kudüs, İstanbul

Mekke-i Mükerreme, Medine-i Münevvere, Kudüs-ü Şerif, Şam-ı Şerif ve Aziz İstanbul arasında derin bir bağ var. İlk kurban Hz. Adem zamanında Şam'da kesildi. Peygamberler tarihindeki bir diğer önemli kurban hadisesi Sina'da yaşandı. Hz. İbrahim'in Hz. İsmail'i kurban etme girişimi ise bambaşka bir dönüm noktasıydı. Tüm bu olaylar, kurbanın manevi anlamını derinlemesine anlamamızı sağlıyor.

Zemzem suyu, yerden çıksa da aslında gökten sağılır. Akdeniz, Hint Okyanusu ve Nil'den yükselen buharlar, Safa ve Merve arasındaki iki dağ tarafından emilir ve Kabe'nin altında buluşur. Mekke, Adem oğulları için ilk başta bir sürgün yeriydi. Hz. Adem, cennetten çıkarılıp susuz bir yere sürülmüştü. Ancak aynı zamanda tövbelerin kabul edildiği, Allah'a adanmış ilk evin (Beyt-i Makdis) yapıldığı yerdir. O evde yapılan ilk dua şuydu: "Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan mutlaka ziyan edenlerden oluruz." (A'râf 23)

Hac ve Kurban: Gerçek Anlamı

Hacca veya umreye giderken, kurban keserken bu yolculuğun anlamını unutmamak gerekiyor. Hz. Musa'nın Sina'da bir inek kurban etme hadisesi, Hz. İbrahim'in yeniden mabedi inşa etmesi ve kurban kesmesi, Arafat'ta buluşma, Müzdelife'de taş toplama, Mina'da kurban kesme ve şeytan taşlama mekanlarının her birinin ayrı bir anlamı var.

Hz. Adem'in cennetten gelip çorak bir dağın tepesinde yeniden bir hayata başlarken duyduğu pişmanlık ve tövbeyi kuşanabilecek miyiz? Haram servetle oluşturulmuş bir zenginliği ve rahatı terk edip, tövbe edip Allah'a tevekkül edebilecek miyiz? Eğer böyle değilse, Mekke'ye gitmenin, "Lebbeyk Lebbeyk" diye bağırmanın ne anlamı var? Unutmayın, Allah karanlık bir gecede kara taş üzerinde yürüyen yavru kara karıncanın ayak seslerini duyar!

Kendinle Yüzleşme ve Değişim

Hacca giderken Allah'la ahitleşiyorsunuz ve sonra verdiğiniz sözde durmuyorsunuz. Eğer öyle ise, söz verip sözünde duranlara müjdeler olsun! Ancak, Hacca gidip ya da kurban kesip sonra Allah'a verdikleri sözde durmayanlar, o ibadetin sevabından mahrum kalmanın ötesinde ilahi gazabın muhatabı olurlar. Hatta bunu insanları kandırmak için yapmışlarsa, kafirden beter, münafık olurlar.

Asıl büyük sözü "Galu Bela" zamanında "Elestü Bezmi"nde vermiştik. Kurban keserken Hz. İbrahim gibi, gerekirse kendi evladınızın Allah yolunda can vermesini kabul ediyor musunuz? Allah bizleri mallarımız, canlarımız, sevdiklerimizle kimi zaman artırarak kimi zaman eksilterek imtihan edeceğini söylüyor. O zaman ne gam? Doğduğumuz ana babayı biz mi seçtik, doğduğumuz zamanı, toprağı, derimizin rengini ve cinsiyetimizi biz mi seçtik?

Mekke'de İbrahim'i bir duruşla, çocuğunuzun Allah yolunda canını feda etmeyi kabul ediyor musunuz? Hacer vari bir duruşla bir ana bunu göze alabilir mi, İsmailî bir duruşla durabilecek misiniz! Bu duruşa karşı çıkan şeytanı taşlayabilir misiniz? Unutmayın, Hac yolunda günahlarınızı hatırlayın ve gerçekten tövbe edin. Çünkü bizler masum değiliz. Masumiyet sadece Risalet'le ilgili bir durumdur.

Haccın Ardından: Ahlak ve Tevekkül

Hac yolculuğu, sadece ziyaret edilen yerlerle, kılınan namazlarla, çekilen tesbihlerle, dualarla sınırlı değildir. Asıl olan, o ahlakla ahlaklanıp ahlaklanmadığınız ve bu ahlakı döndükten sonra da ölene kadar kalbinizde taşımanızdır. Gittiğiniz gibi gelmeyin, bağışlanmış olarak gelin. İbrahim olun, Hacer olun, İsmail olun gelin. Orası sizler için göz aydınlığı olsun. Haccınız ve kurbanınız ömrünüzü ve işlerinizi bereketlendirsin, sayiniz mübarek olsun.

Gazze'li kadınları, çocukları, yaşlıları, engellileri, yurtlarından çıkartılanları, dulları ve yetimleri hatırlayın. Onlar için şöyle dua edin: "Ya Rab içimizdeki beyinsizlerin işledikleri ve ihmalleri yüzünden bizi helak etme. Bizim ellerimizle cezalandır zalimleri ve bizim ellerimizle yardım et mazlumlara. Bizi rızanın tecellisinin vesilesi kıl. Bizleri bağışla. Bize Hakkı hak, batılı batıl göster Hakk’da toplanmamızı nasib et. Bizi nimet verdiklerinin yoluna ilet, gazaba uğrayanların değil." Selam ve dua ile.

Hac ve kurban ibadetleri, sadece fiziksel bir yolculuk değil, aynı zamanda manevi bir arınma ve değişim fırsatıdır. Bu ibadetler, bizi Allah'a daha yakın olmaya, O'nun rızasını kazanmaya ve ahlakımızı güzelleştirmeye yöneltmelidir. Aksi takdirde, bu ibadetlerin sadece birer ritüelden öteye geçmesi mümkün olmayacaktır.