Karadeniz Bölgesi'nde fındık üreticileri zorlu bir sezonla karşı karşıya. Fındık bahçelerinde kahverengi kokarca adlı zararlının yayılması ve zirai don olayları, üreticileri endişelendiriyor. Uzmanlar, bu iki faktörün etkisiyle 200 bin ton civarında fındık kaybı yaşanabileceğini belirtiyor.

Fındık Üreticilerini Bekleyen Tehlikeler

Türkiye'nin dünya fındık ticaretindeki liderliğini sürdürdüğü bu dönemde, verim ve kalite kaybına yol açan bu sorunlar, sektörde büyük bir endişe yaratıyor. Kahverengi kokarca, fındık başta olmak üzere birçok bitkinin yapraklarını yiyerek ve suyunu emerek köklerini kurutuyor. Zirai don ise, özellikle bahar aylarında yaşanan ani sıcaklık düşüşleriyle fındık ağaçlarına zarar veriyor.

Ulusal Fındık Konseyi (UFK) Yönetim Kurulu Üyesi Sebahattin Arslantürk, konuya ilişkin yaptığı açıklamada şunları söyledi:

Arslantürk, kahverengi kokarcanın zararının da son yıllarda arttığını belirterek, bu yıl %20 civarında bir zarara yol açabileceğini ifade etti. Kokarcanın sadece fındık değil, diğer tarım ürünlerinde de ciddi hasarlara neden olabildiğini vurguladı.

Zararı En Aza İndirmek İçin Neler Yapılabilir?

Peki, bu olumsuz tablo karşısında fındık üreticileri ne yapmalı? İşte uzmanların önerileri:

• Kahverengi kokarcaya karşı erken müdahale: Hava sıcaklıklarının artmasıyla kışlaklardan çıkan kokarcalara karşı ilaçlama ve biyolojik mücadele yöntemleri uygulanmalı.
• Zirai don riskine karşı önlemler: Fındık bahçelerinde dumanlama, sulama gibi yöntemlerle don riskini azaltmaya çalışılmalı.
• Bilinçli gübreleme ve budama: Fındık ağaçlarının sağlıklı ve dirençli olması için doğru gübreleme ve budama teknikleri uygulanmalı.

Arslantürk, sıcaklıkların artmasıyla kokarcaların kışlaklardan çıkacağını ve bu nedenle erken müdahalenin önemli olduğunu vurgulayarak, Bakanlığın bu konudaki çalışmalarının arttığını ve zararın minimize edilebileceğini umduğunu belirtti.

Fındık üretimi, Türkiye ekonomisi için büyük önem taşıyor. Bu nedenle, fındık bahçelerinde yaşanan bu sorunların çözümü için tüm paydaşların işbirliği yapması ve gerekli önlemlerin alınması gerekiyor. Aksi takdirde, 200 bin tonluk kayıp beklentisi, hem üreticileri hem de ülke ekonomisini olumsuz etkileyebilir.