Türkiye'de İnternet Kullanımı Rekor Kırdı! İşte Şaşırtan Rakamlar
Karadeniz Güncel

Türkiye'de İnternet Kullanımı Rekor Kırdı! İşte Şaşırtan Rakamlar


10 June 20255 dk okuma6 görüntülenmeSon güncelleme: 11 June 2025

Türkiye'de internet ve sosyal medya kullanım alışkanlıkları üzerine yapılan son araştırmalar, çarpıcı sonuçlar ortaya koydu. Dicle Üniversitesi Öğretim Görevlisi Uğur Arslan'ın "YouTube ve Mahremiyet" adlı kitabında yer alan bilgilere göre, Türk toplumu günde ortalama 7 saat 13 dakikasını internette geçiriyor. Bu sürenin yaklaşık 3,5-4 saati ise sosyal medya platformlarında harcanıyor.

Sosyal Medya Bağımlılığı mı?

Dr. Uğur Arslan, Türk toplumunun dijitalleşmeyle birlikte sosyal medya platformlarında geçirdiği sürenin arttığına dikkat çekiyor. Özellikle YouTube'un sadece video izleme platformu olmaktan çıkıp, haber tüketimi ve film izleme gibi çeşitli amaçlar için kullanıldığına vurgu yapıyor. Arslan, bu durumu şöyle açıklıyor:

Sosyal medyada en çok vakit harcanan aynı zamanda sadece video üzerine müzik dinleme olarak değil, haber tüketimi, film izleme gibi birçok etkinliğin de yapıldığı bir alan olarak da karşımıza çıktığı için YouTube'u biz bir alan olarak seçtik.

Arslan, yaptığı çalışmada içerik üreticileriyle görüşerek onların motivasyonlarını ve mahremiyet algılarını anlamaya çalıştığını belirtiyor. Ayrıca, videolara gelen yorumları analiz ederek izleyicilerin de mahremiyet konusundaki düşüncelerini değerlendiriyor.

Mahremiyet Algısı Değişiyor mu?

Araştırmalar, izleyicilerin en çok etkileşimde bulunduğu içeriklerin mahrem içerikler olduğunu gösteriyor. Dr. Arslan, izleyicilerin bu tür videolardan memnun olduğunu ve daha fazlasını talep ettiğini ifade ediyor. Ancak, bu durum mahremiyetin şöhret olma ve kendini gerçekleştirme adına feda edilen bir olguya dönüştüğü anlamına mı geliyor?

Arslan, mahremiyeti dört farklı kategoriye ayırıyor: bilgi mahremiyeti, kişi mahremiyeti, beden mahremiyeti ve mekan mahremiyeti. Araştırmalar, izleyicilerin içerik üreticilerinin kişisel yaşamlarına dair detayları merak ettiğini ve bu tür içeriklere yoğun ilgi gösterdiğini ortaya koyuyor. Örneğin, bir içerik üreticisinin çocukluk travması veya çocuğunun bebek bezi değişimi gibi kişisel anları paylaşması, büyük etkileşim alabiliyor.

Bu durum, en temel özgürlük alanı olan mahremiyetin gönüllü olarak belirsizleştirilmeye ve tüketilmeye sunulduğu anlamına geliyor. Sosyal medya platformları da bu durumdan kazanç sağlıyor.

Yapay Zeka Uyarısı ve Medya Okuryazarlığı

Dr. Uğur Arslan, yapay zeka ile yapılan dezenformasyonlara karşı da uyarıyor. Haberlerin kaynağından okunması gerektiğini vurgulayan Arslan, günümüzde haber başlıklarının bile içerikleriyle uyuşmadığı bir dönemden geçildiğini belirtiyor. Bu durumun, sosyal medya platformlarının etkileşim ekonomisinden kaynaklandığını ifade ediyor.

Arslan, medya okuryazarlığının önemine dikkat çekerek, kişilerin hangi yayın organlarını takip etmeleri gerektiği ve anonim hesapların ne kadar problemli olduğu konusunda bilinçli olmaları gerektiğini söylüyor. Ayrıca, yapay zeka ile üretilen sahte videolar ve içeriklere karşı hazırlıklı olunması gerektiğini vurguluyor.

Sonuç olarak, Türkiye'de internet ve sosyal medya kullanımının artmasıyla birlikte mahremiyet algısının değiştiği ve dezenformasyon riskinin arttığı görülüyor. Bu durumla başa çıkmak için medya okuryazarlığının geliştirilmesi ve haberlerin güvenilir kaynaklardan takip edilmesi büyük önem taşıyor. Aksi takdirde, hakikatin kaybolması ve toplumda kutuplaşma gibi olumsuz sonuçlar ortaya çıkabilir.