Diyarbakır'da 8 yaşındaki Narin Güran'ın vahşice öldürülmesiyle ilgili davada beklenmedik bir gelişme yaşandı. Sanık Nevzat Bahtiyar'ın avukatı Ali Eryılmaz, davadan çekildiğini açıkladı. Bu karar, kamuoyunda büyük yankı uyandırdı ve davanın seyrini nasıl etkileyeceği merak konusu oldu.

Avukat Eryılmaz'ın Açıklaması

Avukat Ali Eryılmaz, davadan çekilme nedenini yaptığı yazılı açıklamayla duyurdu. Açıklamasında, "Bugün, sadece bir vekillik görevinden değil, inancımın ve meslek onurumun sınandığı ağır bir yükten çekiliyorum. Narin Güran davasında, en zorlu anlarda savunmasını üstlendiğim Nevzat Bahtiyar’ın avukatlığını, artık taşıyamayacağım vicdani bir sorumlulukla bırakıyorum" ifadelerini kullandı. Eryılmaz'ın bu sözleri, davanın ne kadar hassas bir noktaya geldiğini gözler önüne seriyor.

Davanın Geçmişi ve Sanıklar

Narin Güran, 21 Ağustos 2024 tarihinde Diyarbakır'ın Bağlar ilçesinde kaybolmuş ve 19 gün sonra bir dere yatağında ölü bulunmuştu. Olayla ilgili olarak amcası Salim Güran, annesi Yüksel Güran, ağabeyi Enes Güran ve komşuları Nevzat Bahtiyar hakkında dava açılmıştı. Savcılık, sanıklar hakkında 'İştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep ediyor. Özellikle Nevzat Bahtiyar'ın aracında Narin'e ait DNA ve kıl örnekleri bulunması, şüpheleri üzerine çekmesine neden olmuştu. Bahtiyar ise suçlamaları reddederek, sadece cesedi dereye taşıdığını iddia etmişti.

• Salim Güran (Amca)
• Yüksel Güran (Anne)
• Enes Güran (Ağabey)
• Nevzat Bahtiyar (Komşu)

Davanın seyrini değiştirebilecek bu gelişme, Narin Güran'ın ailesi ve yakınları için yeni bir umut ışığı olabilir. Ancak, davanın karmaşıklığı ve delillerin durumu, sürecin daha da uzamasına neden olabilir. Kamuoyu, adaletin yerini bulmasını ve suçluların en ağır şekilde cezalandırılmasını bekliyor.

Olayın Toplumsal Etkisi ve Beklentiler

Narin Güran cinayeti, Türkiye'de büyük bir infiale yol açmış ve çocuklara yönelik şiddetin önlenmesi konusunda farkındalık yaratmıştır. Bu tür olayların tekrarlanmaması için toplumun her kesiminin sorumluluk alması gerektiği vurgulanmaktadır. Adaletin sağlanması ve suçluların cezalandırılması, toplumun vicdanını rahatlatacak ve benzer olayların önüne geçilmesine katkı sağlayacaktır. Bu davanın sonucu, Türkiye'deki hukuk sistemi ve adalet anlayışı açısından da önemli bir sınav niteliği taşımaktadır.