Sareli Melke Hanne Haydo: Taş, Hançer ve Direniş Destanı!
Gündem

Sareli Melke Hanne Haydo: Taş, Hançer ve Direniş Destanı!


18 June 20255 dk okuma2 görüntülenmeSon güncelleme: 18 June 2025

Halkların hafızasında bazen bir hikaye, bazen de eski bir fotoğraf karesi yer eder. Bu kareler, o halkın tarihini, direnişini, varlık ve yokluk savaşını simgeler. İşte 1908 yılında Fransız arkeolog Henry Viollet tarafından çekilen bu fotoğraf da tam olarak böyle bir anlam taşıyor. Fotoğrafta, elini antik bir taşın üzerine koymuş, belinde Kürt hançeri taşıyan ve arkasına mavzerini yaslamış bir adam görülüyor. Bu kişi, Süryanicede kral anlamına gelen Melke Hanne Haydo'dur.

Melke Hanne Haydo Kimdir?

Melke, 1876 yılında Turabdin bölgesinde dünyaya geldi. Ağabeyi Şemun Hanne Haydo ile birlikte Amerikan Protestan Misyonu'nda okudu. Burada Frank Gates'ten etkilendi, ancak en büyük rehberi ağabeyi Şemun oldu. Yedi dil bilen Melke, 1913'te ağabeyinin tutuklanmasıyla birlikte köyündeki Süryanilerin sorumluluğunu üstlendi. O dönemde şartlar çok ağırdı ve Melke, halkını korumak için mücadeleye başladı.

Ağabeyi Şemun Hanne Haydo’nun Harput zindanından Midyat’taki Süryani kanaat önderlerinden İsa Zette’ye gönderdiği mektup, yaşanacakların habercisiydi. Mektupta, Yezidilerle birlikte hareket edip tedbirli olmaları isteniyordu. Şemun, zindandaki Kürt dostlarıyla birlikte, durumun kötüye gittiğini ve işlerin "na-makul kişilerin eline" kaldığını belirtiyordu. Bu uyarı üzerine Melke, vakit kaybetmeden bir savunma hattı oluşturmaya başladı.

Direniş ve Kahramanlık

1915-1916 yılları arasında Melke, Sare başta olmak üzere çevredeki 18 köyden yaklaşık 5 bin Süryani'nin Basibrin'de toplanmasını sağladı. Aktif bir direniş komitesi kurdu ve güçlü bir savunma hattı oluşturdu. Zor şartlara rağmen yüzlerce, belki de binlerce Süryani'nin hayatını kurtardı. Bu sayede "Turabidin'in Direniş Kahramanı" olarak tarihe geçti.

  • Yaklaşık 5 bin Süryani'nin hayatını kurtardı
  • Güçlü bir direniş komitesi kurdu
  • Halkının umutlarını canlı tuttu

Sonun Başlangıcı

Ancak 1917 yılında Osmanlı güçlerine silahını teslim etmesi, hem kendisi hem de dostları için sonun başlangıcı oldu. Silahlarını teslim ettikten kısa bir süre sonra, askeri karakola dönüştürülmüş Mor Dodo kilisesine davet edildi. Burada pusuya düşürülerek öldürüldü. Silahların teslimi, onu ve mücadele arkadaşlarını ölüme götüren bir hikayeye dönüştü.

Melke'nin belindeki Kürt hançeri, onun Kürtlerle olan ittifakını simgeliyordu. Bu hançer, birçok pusudan sağ kurtulmasını sağlamıştı. Kürtler de bu halk kahramanını kendilerinden biri olarak görüyordu. Çünkü Melke, yiğitliği ve mertliği temsil ediyordu.

Fotoğrafta görülen mavzer ise, Melke'nin ağabeyi Şemun'dan yadigardı. Bu mavzer, birçok kez Kürt dostlarını korumuş ve en helalinden bir savunma silahı olarak kullanılmıştı. Ancak silahların teslimiyle birlikte, bu mavzer de suskunluğa gömüldü.

Melke Hanne Haydo'nun hikayesi, Süryani halkının direnişini ve kahramanlığını simgeleyen önemli bir destandır. Bu destan, Kemal Yalçın'ın "Süryani Halk Kahramanı; Şemun Hanne Haydo" adlı kitabında ayrıntılı olarak anlatılmaktadır. Bu kitap, Haydo ailesinin biyografisine odaklanmış ve konu hakkında sunduğu görsel ve yazılı kaynaklarla paha biçilmez bir arşiv çalışması olmuştur. Melke ve Şemun'un anıları, okunarak ve yaşatılarak gelecek nesillere aktarılmalıdır.