İş Bankası hisseleri yeniden gündemde! Uzun yıllardır tartışılan bu konu, "turpun büyüğü" olarak nitelendiriliyor. Peki, İş Bankası hisselerinin Hazine'ye devredilmesi ne anlama geliyor? Bu durum, bankanın kuruluşu ve CHP tarafından yönetilmesi kadar büyük bir hata mı olur? İşte detaylar ve şok iddialar!
İş Bankası Hisseleri: Tarihi Bir Bakış
İş Bankası hisselerinin kökeni, Hilafet fonuna kadar uzanıyor. Bu fonun paraları, İslam'da haram olan riba esasına göre kurulmuş bir bankaya sermaye yapıldı. Elde edilen gelirler ise Atatürk Orman Çiftliği gibi işletmelerde şarap ve rakı fabrikaları için kullanıldı. Dahası, Hilafet fonunun yönetimi, laikçi bir partiye ortak edildi ve bu partinin Türk dilini, yazısını değiştirmesi için finansman sağlandı.
- Hilafet fonundan gelen paralar Vakıflar Genel Müdürlüğüne ve Diyanete aktarılmalı.
- Bu hisselerle yeni bir katılım bankası kurulabilir.
- CHP yöneticilerinin zimmetindeki hisseler CHP üyelerine ya da diğer hak sahiplerine verilmeli.
Sadece Hilafet fonu değil, İttihat Terakki'nin kurduğu İtibarı Milli Bankası'nın parası da İş Bankasına aktarıldı. 1980'deki sermaye artırımında Kenan Evren'in Hazine'den verdiği para da İş Bankasına yatırıldı. Afyon Terakki Bankası'nın sermayesi de İş Bankasına aktarıldı. Tüm bu paraların hak sahiplerine ödenmesi gerekiyor.
CHP Hisseleri: Karmaşık Bir Durum
CHP hisseleri meselesi oldukça karmaşık. Banka kuruluşunda parti teşkilatları, sanayici, tüccar ve çiftlik sahipleriyle görüşerek para topladı. Ancak iddiaya göre, birçok kişiye hisse senetleri gönderilmedi ve bu senetler partinin zimmetine geçti. Hala ellerinde parti makbuzu olan hak sahipleri var. Bu hisse senetlerinin de hak sahiplerinin varislerine intikalinin sağlanması gerekiyor.
İş Bankası'nın Geleceği Ne Olacak?
Türkiye İş Bankası, 1924 yılında Mustafa Kemal'in talimatıyla kuruldu. Kuruluş amacı, İzmir İktisat Kongresi'nde alınan kararları hayata geçirmek, milli burjuvaziyi örgütlemek ve ekonomik kalkınmayı finanse etmekti. Ancak bankanın ortaklarının tam listesine ulaşmak oldukça zor.
Bazı iddialara göre, İstanbul'un işgali sırasında Saray ve hazinenin yağmalanmasıyla elde edilen paralar, İsviçre'ye götürüldü ve bir kısmı Türkiye'deki gayrimüslimlere kredi olarak aktarıldı. Bu iddiaların da araştırılması gerekiyor.
Konuyla ilgili birçok dava devam ediyor. İş Bankası'nın yönetimiyle ilgili usulsüzlük, yolsuzluk ve partizanca kadrolaşma iddiaları da yargı tarafından soruşturulmalı. TBMM'de kurulacak bir araştırma komisyonu, tüm bu iddiaları ve hak taleplerini değerlendirmeli. Ardından yargı kararıyla konuya nihai bir çerçeve çizilmelidir.
Mustafa Kemal, İş Bankası için İtibarı Milli Bankası'nı model aldı. Her iki bankanın sermayeleri de 1'er milyon lira idi. İş Bankası nasıl CHP öncülüğünde kurulduysa, İtibarı Milli Bankası da İttihat Terakki Cemiyeti öncülüğünde kurulmuştu. TBMM bu konuyu ele alacaksa, Osmanlı dönemindeki İtibari Milli ile ilgili kayıtlardan başlamalı, Afyon Terakki Bankası, CHP üzerinden toplanan paralar, Hazine'den aktarılan paralar hepsi tek tek ele alınmalıdır.
İş Bankası'nın geleceği, tüm bu tarihi ve hukuki süreçlerin doğru bir şekilde değerlendirilmesine bağlı. Hisselerin Hazine'ye devredilmesi mi, yoksa farklı bir çözüm mü bulunacak? Bu sorunun cevabı, Türkiye ekonomisi için büyük önem taşıyor.