Sosyal Medya: İstihbaratın Yeni Gözdesi mi?
Karadeniz Güncel

Sosyal Medya: İstihbaratın Yeni Gözdesi mi?


31 October 20255 dk okuma7 görüntülenmeSon güncelleme: 31 October 2025

Sosyal medya, günümüzde istihbarat örgütleri için önemli bir bilgi kaynağı haline geldi. Özellikle WhatsApp gibi platformlardaki grup tartışmaları, kişilerin davranışlarını analiz etmek, izlemek ve hatta yönlendirmek için inanılmaz fırsatlar sunuyor. Bu durum, hem bireyler hem de toplumlar için ciddi güvenlik riskleri oluşturuyor.

Sosyal Medya Grupları: Bilgi Madeni mi?

İktisadi, hemşehri, politik, ideolojik, hobi, kriminal ve dini gruplar gibi çeşitli sosyal gruplar, bu ağlarda her türlü bilgiyi paylaşıyor ve tartışıyor. Paylaşılan her bilgi, 5N1K kuralına göre not alınıyor ve yapay zeka tarafından kaynağına iniliyor. Bu sayede, bilginin yayılma şekli, hızı ve etki alanı analiz edilebiliyor. Kişisel tepkiler, ait oldukları grup içinde analiz edilerek eğilim oranları tespit edilebiliyor. Bu da hangi fikirlerin hangi çevrelerde ne tür tartışmalar yarattığını görmeyi mümkün kılıyor.

Ancak, internetin ve özellikle de nanoçip teknolojisiyle üretilen kuantum bilgisayarların gelişmesiyle birlikte, güvenli bir haberleşme zemini kalmamış durumda. Bu nedenle, sosyal medya kullanımında kendimizi sınırlamamız gerekiyor. İzlenmeye alınan kişiler, sosyal ağlarda sadece izlenmekle kalmıyor, aynı zamanda kışkırtılabiliyor ve fikirlerinin arka planına inilebiliyor. Gelecek için projeksiyonlar oluşturmak üzere kurgulanmış sorularla karar verme mekanizmaları sorgulanabiliyor.

Palantir: Yeni Nesil Savaş Simülatörü

Palantir gibi yeni nesil savaş simülatörleri, savaş istihbarat yapay zekası kullanarak kişi ve grupların varsayılan bir süreç içinde nasıl bir davranış sergileyebileceğini, karşı çıkacak olanlarla nasıl bir rekabet ve çatışmaya girebileceğini öngörebiliyor. Bu simülatörler, sadece sosyal ağları değil, bilgisayarlardaki dataları da tarayabiliyor ve GSM'lere de sızabiliyor. Bizim yazıp unuttuğumuz şeyleri yapay zeka unutmuyor. Sosyal ağlarda daha önce yazdıklarınızın zaman içinde nasıl bir değişime uğradığını, buna nelerin sebep olduğunu ve yeni yönelişlerinizin gelecekte sizi nerelere yönlendirebileceğine ilişkin öngörülerde bulunabiliyor.

  • Kamuoyu araştırma şirketlerine gerek kalmadan, sosyal ağlar üzerinden detaylı analizler yapılabiliyor.
  • Kişi ve grup bazında geçmişten bugüne kadar olan değişimler takip edilebiliyor.
  • Bu sonuçların gelecekte nereye evrilebileceği konusunda isabetli tahminlerde bulunulabiliyor.

İnternetin global olanı kadar, lokal, kapalı devre, yerel ve milli olanı da tehlikeli. Bu yapılar içinde, tanımlanmış dar bölge içindeki kişilerin daha yakından izlenmesi ve diğer sosyal ağlar üzerinden manipüle edilmesi mümkün. Kullanıcıların korunması için daha bilinçli olması gerekiyor. Ancak, geniş halk kitleleri için bu alan tamamen mayınlı tarla. Fuhuş, uyuşturucu, kumar gibi tehlikeler artık bir tık ötenizde.

Bu süreç, kişi ve gruplar için ekonomik, politik, sosyal risklerin yanı sıra, hayati riskler de oluşturabilir. Tek bir tıklamayla akıllı evler başınıza yıkılabilir, akıllı araba uçurumdan yuvarlanabilir, şehirler yaşanmaz hale getirilebilir. Biyo Rezonans yöntemiyle biyolojik ortama yönelik her türlü manipülasyon gerçekleştirilebilir. Artık sadece gönderdiğiniz mesajlar üzerinden değil, cep telefonunuzun kalp ritminizi, tansiyonunuzu, sağlık durumunuzu izlemesiyle de takip ediliyorsunuz. Nereye gidip geldiğiniz, nerede ne kadar durduğunuz, görüntünüzden psikolojik durumunuz dahi raporlanabiliyor.

İnsan artık Nesneler arası İletişim’in bir nesnesi haline gelmiştir. Akıllı evlerde oturuyorsanız, kameraya gerek kalmadan evinizin her noktası görüntülenebilir, ses kaydınız yapılabilir. Biyo Rezonans yöntemiyle kişiler hedef alınabilir. Hele bir de "Artırılmış sanal gerçeklik" belası var başımızda. Melek maskeli şeytanlar üzerinden bu alemde kahramanları hain, hainleri kahraman göstermek mümkün. Cebinizde telefonunuz varsa, yanınızda bir ajanınız var demektir. Evinizde, işyerinizde Wi-Fi varsa, o istihbarat örgütü evinize, işyerinize bir elemanını yerleştirmiş demektir. Akıllı şehirlerde onların gözü-kulağı her yerde. Akıllı otomobilinizde giderken o koltuklardan birinde bir ajan oturuyor demektir, siz görmeseniz de.

Sadece izlemekle kalmıyorlar, isterlerse arabanızı uçuruma yuvarlayabilir, akıllı evinizi başınıza yıkabilir, BioHacker'ler ile hayatınıza kastedebilir ya da Biyo Rezonans yöntemiyle subliminal mesajlarla sizi, ailenizi hedef alabilirler. 5G'yi başımıza bela edenler, siber işgal ordularına ülkenizin, şehrinizin, evinizin kapılarını açıyorlar. Eskiden hacker'ler vardı, artık onlara gerek yok. Nano Çip'le üretilmiş Kuantum bilgisayarlar, Mikro Çip'le üretilmiş bütün sistemlere doğrudan giriş yapabiliyor. Bu şekilde her şeyi izleyebilir, dataları silebilir, değiştirebilirler. Hedeflerini patlatabilirler. Zaten bu konuda tepemizde RF ve Laser silahları ile donatılmış Starlink'ler dolaşıp duruyor. Tüm dünya Uzay'dan gözetim altına alındı. Bu bir işgal hareketi artık. Orwell'in dediği gibi evrensel ölçekte büyük gözaltı gerçekleşti. Şimdi "Büyük resetleme" için birileri geri sayım yapıyor. "Büyük Hesaplaşma" başlıyor.

Sosyal medyanın ve yapay zekanın istihbarat amaçlı kullanımının artması, bireylerin ve toplumların güvenliği için ciddi bir tehdit oluşturuyor. Bu nedenle, kullanıcıların daha bilinçli olması ve kendilerini korumak için önlemler alması gerekiyor. Aksi takdirde, bu teknolojiler bizi yönetmeye başlayacak ve özgürlüğümüzü kısıtlayacaktır.